Merhaba Sevgili Okuyucu,
Uyarıyorum, bu makale hayal gücünüzün üzerinde rakamlar içermektedir.
Amerika’da NASA, Rusya’da ROSCOSMOS, Avrupa’da ESA, Fransa’da CNES, Japonya’da JAXA, Almanya’da DLR, İtalya’da ASI, Çin’de CNSA, Hindistan’da ISRO ve Kanada’da CSA, küresel ölçekte 50 Milyar Dolar’ı (USD) aşan bütçeleriyle uzay yarışında yer alan resmi devlet kuruluşlarıdır.
İlk olarak Rusya’nın 4 Ekim 1957 tarihinde Sputnik’i uzaya göndermesi ile başlayan bu yarışa,Tesla Motor’un sahibi Elon Musk’ın kurduğu SpaceX, Boeing ve Lockheed Martin tarafından kurulan United Launch Alliance, Amazon kurucusu Jeff Bezos tarafından kurulan Blue Origin, Microsoft Kurucu Ortağı Paul Allen tarafından kurulan Stratolaunch, Virgin Orbit, Ariane Group, Sierra Nevada Corporation gibi özel şirketler de dahil olarak yeni bir boyut kazandırmışlardır.
Peki tüm bu çalışmalar, ayrılan bütçeler, gönderilen uydular ve uzay mekikleri neyi hedefliyor?
Devletler, hızla tükettiğimiz doğal kaynaklarımızın tamamen bitmeleri durumunda insanoğluna yaşamaları için yeni bir gezegen mi arıyorlar? Dünya ve evrenin oluşumuna duyduğumuz sonsuz merakı mı gidermek istiyorlar? Askeri amaçlarla yeni savaş yöntemleri mi geliştiriyorlar? İlk giden koloni yeni Dünya’nın sahibi mi olacak? Dünya’da devam eden ticari güç savaşı uzaya da mı sirayet edecek? Amerika’nın küresel güç olma özelliği uzay teknolojileri savaşında geride kalırsa sarsılacak mı? Bu savaş dünya üzerinde yeni bir reform mu demek?
Ya şirketler; şimdilik SpaceX’in borsada servetinin 60 dakikada 2,3 Milyar Dolar artması yani hisselerinin % 12 değer kazanması dışında karlılık elde edemediler. Yani uzay ekonomisi henüz paraya çevrilmedi. Peki, neden yatırım yapıyorlar?
Amerika uzay istasyonuna astronot taşıma maliyetlerini düşürmek istiyor ve SpaceX ile 6 operasyonel sefer için 4,2 Milyar Dolarlık anlaşma yaptı. Çünkü ABD’nin uzaya astronot göndermek için bağımlı kaldığı Rusya, eğitim ve hizmet desteği dâhil kişi başı 50 milyon dolardan fazla ücret istiyor.
Uzay madenciliği ise öngörülen rakamlarla dudak uçuklatıyor. Uzaydaki madenlerin değeri hakkında sadece bir asteroidden yola çıkarak rakam verirsek, Psyche 16 adı verilen dev asteroid, toplam değeri 700 Kentilyon Dolar olduğu düşünülen altın ve demir bulunduruyor. Bu rakamlar yatırımcıların iştahını artırıyor elbette.
Avatar filminin yönetmeni James Cameron, Google’ın büyük ortaklarından Lary Page gibi bazı ünlü isimler uzayda maden aramak için kurulan Planetary Resources isimli şirketin ortakları arasında yer alıyor.
1967’de, Washington’da kabul edilen ve 104 ülkenin imzasını taşıyan “Dış Uzay Anlaşması” uyarınca hiçbir özel veya kamu kuruluşu Ay’da ya da başka bir gök cisminde bulunan kaynaklarını işletemiyor. Ancak 1979’da imzalanan Ay Sözleşmesi’nde, Ay ve tüm gök cisimlerin kaynaklarının insanlığın ortak mirası olduğu ifade ediliyor. En son 2015’de ABD’de kabul edilen Space Act yasası, Amerikan vatandaşlarına uzayda ticari aramalar yapmalarına ve buldukları madenleri çıkarmalarına hak tanıdı. Söz konusu yasa, Dış Uzay Anlaşması ile ters düşüyor. Bu nedenle başta Rusya, Çin ve Hindistan olmak üzere birçok ülkenin bu anlaşmadan çekileceği ve uzay kaynakları arayışına girişeceği tahmin ediliyor. Uzayda, platinyum, kobalt, nikel, titanyum, manganez, paladyum ve tungsten gibi madenler bulunuyor.
Tıpkı Amerika’nın keşfi öncesi vaat ve hayal edilen hazineler gibi ne dersiniz?
Gelecek makalede uzay teknolojileri ekonomisine dair sorduğum sorulara, farklı açılardan bakmaya devam edeceğiz.
Sevgiyle kalın,
https://tr.investing.com/equities/tesla-motors
https://en.wikipedia.org/wiki/Space_launch_market_competition#:~:text=United%20Launch%20Alliance%2C%20SpaceX’s%20chief,security%20space%20launch%20was%20over.
https://en.wikipedia.org/wiki/Asteroid_mining#:~:text=Hard%20rock%20minerals%20could%20be,used%20for%20construction%20in%20space.